DİYARBAKIR- İHD ve Kayıp yakınların “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” sloganı ile her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 440’ıncısı gerçekleştirildi. Eylemde, 1980 yılında Diyarbakır’ın ilinde takip edildiği sivil giyimli kişiler tarafından kaçırılan ve kendisinden bir daha haber alınamayan Recep İkincisoy’un akıbeti soruldu. Eylemde konuşan İHD Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, “Tüm kayıpların sorumlusu, yargısız infazların, işkencenin, inkâr ve imhanın sorumlusu darbe mekanizmasını ayakta tutunlar ve yüzleşmeyi gerçekleştirmeyenlerdir.” dedi.
İHD ve Kayıp yakınların “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” sloganı ile her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 440’ıncısı, İHD Diyarbakır Şube binasında gerçekleştirildi. Kayıpların ve 5 Temmuz’da İstanbul’da gözaltına alınan insan hakları savunucularının fotoğraflarının taşındığı eyleme İHD Diyarbakır Şubesi yönetici ve üyeleri, kayıp yakınları ve insan hakları aktivistleri katıldı. Eylemde, 1980 yılında Diyarbakır’ın ilinde takip edildiği sivil giyimli kişiler tarafından kaçırılan ve kendisinden bir daha haber alınamayan Recep İkincisoy’un akıbeti soruldu. Oturma eylemi öncesi konuşan İHD Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, 15 Temmuz 2016 yılında gerçekleşen askeri darbe girişiminin yıldönümü olduğunu hatırlatarak, darbenin oluşumunda katkısı bulunan herkesi kınadıklarını, lanetlediklerini söyledi.
‘Darbelerin asıl mağduru bizleriz’
“Kayıp yakınlarıyız, insan hakları savunucularıyız, siyasetçileriz, özgürlük mücadelesi veren insanlarız, insanların bireysel ve kollektif hakları için mücadele edenleriz, sivil toplum örgütleriyiz” diyerek, askeri darbenin asıl mağdurlarının kendileri olduğunu ifade eden Bilici, şöyle devam etti: “Her zaman darbeler bizlere karşı oldu. Bizler mağdur edildik. Bizler cezaevlerine atıldık, işkence edildik, işlerimizden atıldık, sürgün edildik, köylerimiz boşatıldı yakıldı, yakınlarımız kaybedildi.” diye konuştu.
‘Darbe içerisinde yer alan kolluk güçlerinden, bölgedeki suçlarından da hesap sorulmalı’
Bölgede görev yapan ve darbe oluşumu içerisinde yer alan kolluk kuvvetlerinin, insan hakları ihlalleri yaptıklarını ve hukuk dışına çıktıklarını defalarca söylediklerini belirten Bilici, “Bunlardan hesap sorulması gerektiğini söyledik, ama tam tersi bunlara dokunulmazlık zırhı getirildi. İşte bunlar şimdi, darbe içerisinde yer aldılar ve cezaevindeler. Ve bunlar sadece darbe ile sorgulanıyorlar. Bu yetmiyor, tamda burada geçmişteki bütün suçlardan hesap sorulması gerekiyor. Bölgedeki insanlara yapılanların hesabının sorulması gerekir.
‘OHAL, muhalif kesimleri yönelik bir darbedir’
20 Temmuz 2016 tarihinde ilan edilen OHAL’in, siyasal iktidar gibi düşünmeyen bütün muhalif kesimlere yönelik bir darbe olduğunu belirterek konuşmasını sürdüren Bilici, “Gözaltı, tutuklama var. İşinden atılma, düşünce ve ifadeyi yasaklama var. Muhalif basını susturma var. Siyasetçilere ceza yağdırarak siyaset kanallarını kapatma var. Belediyelere kayyım atayarak ele geçirme var. Bu saydığım örneklerin içinde, darbe ile mücadele edenler var ama şu anda cezaevindeler. Asıl darbecilerden hesap sorulması gerekiyor.” dedi.
‘Yargı siyasi söylemlerle etki altına alınıyor’
Yargının siyasi söylemlerle etki altına alındığını vurgulayan Bilici, “Kürt sorunun çözeceksiniz, bu nasıl yapacaksınız? Demokratik yol ve yöntemlerle, diyalogla, müzakereyle olur. Peki kiminle, Kürtlerin temsilcileriyle. Cezaevlerine atmaktan vazgeçip, tecride son vereceksiniz. Yargıya talimat vermekle olmaz. Burada bulunan bütün kayıpların sorumlusu, yargısız infazların, işkencenin, inkâr ve imhanın sorumlusu darbe mekanizmasını ayakta tutunlar ve yüzleşmeyi gerçekleştirmeyenlerdir. Dolayısıyla darbelerin mağduru, bire bir bizleriz.” diye konuştu.
Bilici son olarak, darbede yaşamını yitirenlere başsağlığı dileyerek, darbe sürecinde mağduriyet yaşayan herkesin yanında olduklarını belirterek, darbecilerden ve darbe mekanizmasının içerisinde yer alan herkesten hesap sorulması gerektiğini belirtti.
Recep İkincisoy’dan 37 yıldır haber yok
Bilici’nin ardından İHD Diyarbakır Şube yöneticisi ve Kayıp Komisyonu Üyesi Avukat Hasan Yalçın, 16 Temmuz 1980 yılında Diyarbakır’ın ilinde takip edildiği sivil giyimli kişiler tarafından kaçırılan ve kendisinden bir daha haber alınamayan Recep İkincisoy’un hikayesini anlattı: Yalçın, şunları belirtti: “Recep İkincisoy’un kız kardeşi Ayşan İkincisoy’un anlatımlarına şu şekilde; 16 Temmuz 1980 tarihinde büyük PTT’nin arka sokağında bulunan evimizin önünde sivil giyimli kişilerce kaçırıldı. Ramazan ayıydı, kendisinin perdeci dükkânı vardı. Akşam vakti evine geldi, iftarını açıp, tekrar dükkânına gitti. Ağabeyim nişanlıydı düğün hazırlıkları yapıyordu, sık sık polisler ve sivil giyimli kişiler tarafından izleniyor ve tehdit ediliyordu. Ben o zamanlar 12 yaşındaydım. Ağabeyim bu olaydan önce de kaçırılmak istenirken kaçıp halamların evine sığındığını bizimle paylaşmıştı. Olay günü akşam eve gelirken kapının önünde saat 23.00 sıralarında kaçırıldı. Kaçırıldığı vakit abim 18 yaşındaydı. Abimin kaçırılmasından sonra karakola ve savcılığa başvuruda bulunduk. Ancak yaptığımız başvurulardan bir sonuç alamadık. Olaya ilişkin görgü tanıkları olmasına rağmen dönemin koşullarından dolayı olayı anlatmadılar. Babam o zamanlar çok uğraştı ancak bir sonuç alamadık. Bir daha kendisinden haber alınamadı.”
Yapılan konuşmaların ardından kaybedilenler anısına beş dakikalık oturma eylemi yapıldı.