DİYARBAKIR – İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” sloganıyla her hafta düzenlediği oturma eyleminin 455’incisini gerçekleştirildi. Eylemde, 1991 yılında İstanbul'da gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Hüseyin Toraman'ın akıbeti soruldu.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” şiarıyla her hafta düzenledikleri oturma eyleminin 455’incisini gerçekleştirdi. Diyarbakır Valiliği tarafından Koşuyolu Parkı’ndaki İnsan Hakları Anıtı önünde gerçekleştirilmesine izin verilmeyen eylem, geçmiş haftalarda olduğu gibi İHD Diyarbakır Şube binasında gerçekleştirildi. Kayıpların fotoğraflarının taşındığı eyleme İHD Diyarbakır Şubesi yönetici ve üyeleri, kayıp yakınları, barış anneleri ve insan hakları aktivistleri katıldı. Eylemde, 27 Ekim 1991’de İstanbul Gebze’de polis olduğunu söyleyen kişilerce gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Hüseyin Toraman akıbeti soruldu.
‘Failler devlet eliyle korunuyor’
Eylemde konuşan İHD Kayıp Komisyonu üyesi Adnan Örhan, yakınlarının kaybedilmesine devletin sorumlu olduğunu belirterek, devletin failleri açığa çıkarma sorumluluğunu hatırlattı. Kayıpların faillerinin belgelerle kanıtlayarak yargıya sunduklarını ifade eden Örhan, “Maalesef failler devlet eliyle korunuyor. Bizler asla kabul etmeyeceğiz. Devlet bizim yakınlarımızın faillerini ortaya çıkarmak zorundadır” dedi. Kamuoyunda Berfo Ana olarak bilinen kayıp yakınlarından Berfo Kırbayır’a hükümet yetkililerinin verdiği sözleri hatırlatan Örhan, Berfo Ana’nın kayıp oğlunun kemiklerini bulamadan yaşamını yitirdiğini hatırlattı.
Cezaevlerinde yaşanan ağır insan hakları ihlallerine dikkat çeken Örhan, “Demokrasi olan ülkelerde mahpuslara tanınan haklar, kesinlikle uygulanmak zorundadır. Cezaevlerinden tutsakların cenazesinin çıkmasını istemiyoruz. Bu nedenle ilk olarak hasta tutsakların bir an önce serbest bırakılması gerekiyor. Ağır insan hakları uygulamaların son bulması gerekiyor” diye konuştu.
Gözaltına alındı, 26 yıldır kayıp
Örhan'ın konuşması ardından İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp Komisyonu üyesi Avukat Hasan Yalçın, 27 Ekim 1991’de İstanbul Gebze’de polis olduğunu söyleyen kişilerce gözaltına alınması ardından kendisinden bir daha haber alınamayan Hüseyin Toraman’ın hikayesini anlattı. Yalçın şunları belirtti: "Marmara Üniversitesi’nden yeni mezun olan 24 yaşındaki Hüseyin Toraman sosyalist kimliği nedeniyle polisin hedefindeydi. 26 Nisan 1991 tarihinde içeride kimsenin olmadığı bir zamanda Maltepe’deki evine Gebze Emniyeti ile İstanbul Terörle Mücadele Şubesinden polisler, birbirinden habersiz baskın yaptı. Polislerin arasında çıkan çatışmada Gebze Emniyet Müdürlüğünden bir polis öldü. Gebze polisi olaydan Hüseyin’i sorumlu tuttu, evinin duvarlarına intikam yeminleri yazdı. Bunun üzerine Hüseyin Kocamustafapaşa’da ailesine yakın bir ev kiraladı. 27 Ekim 1991 sabahı evinin önünden mahallelinin gözü önünde silahlı, telsizli, sivil giyimli kişiler tarafından 34 ATZ 56 plakalı Beyaz Toros’a zorla bindirilerek kaçırıldı. Etrafta toplanan mahallelinin tepki göstermesi üzerine araçtakilerden biri kendilerinin polis olduğunu söyledi. Hüseyin’in eşi evin penceresinden olaya şahit oldu. Olaya tanık olanlar polisi arayarak, bir kişinin silahla kaçırıldığı haberini verdi. Bunun üzerine Çınar Polis Karakolu’ndan bir polis ekibi olay yerine geldi. Görgü tanıklarından bilgi alan polisler bir dükkânın telefonundan görüşmeler yaptıktan sonra olaya müdahale etmeyerek ayrıldı. Kısa bir süre sonra sivil ve resmî polislerden oluşan 3-4 ekip gelerek Hüseyin’in oturduğu evde ve bodrumunda arama yaptı, ev sahibini sorguya çekti. Baba Ali Rıza Toraman Çınar Karakolu'na giderek olaya neden müdahale etmediklerini sordu. Karakol amiri Hüseyin’in kaçırılmadığını, siyasi polisler tarafından gözaltına alındığını bu nedenle müdahale edemediklerini söyledi. Baba Toraman karakol amirinin bu beyanını gizlice kaydetti. Aileye Hüseyin’in 31 Ekim’de Gebze Emniyetin’de görüldüğü duyumu geldi. Olayın tanıklarından olan Hüseyin'in eşi savcılığa polislerin eşkâlini verdi. Ama teşhis yaptırmaya yönelik hiçbir işlem yapılmadı. İstanbul Emniyet Müdürü Mehmet Ağar’la görüşen aileye Ağar: ‘Oğlunuz emniyettedir, merak etmeyin, evinize gidin’ dedi. Olaya müdahale etmeyen karakol amirinin Hüseyin’i kaçıranların da polis olduğu yönündeki açıklamasını içeren ses kaydını İçişleri Bakanı İsmet Sezgin’e veren baba Ali Rıza Toraman’a Sezgin, “Gözaltında olduğuna ve sorgulandığına ilişkin bir husus yoktur” dedi Oğlunun bulunması için dönemin Başbakan’ı Süleyman Demirel’le görüşen Hatice Toraman’a Demirel 'Oğlun cebimde mi ki çıkarıp vereyim' dedi. Kamuoyu baskısı üzerine TBMM İnsan Hakları Komisyonu bünyesinde olayın araştırılması için bir kurul oluşturuldu. Oluşturulan kurul olayın üzerine örten bir rapor hazırladı. 1991'de Fatih Cumhuriyet Savcısı Zafer Sercan Yetişir'in açtığı soruşturma bir sonuca ulaşmadı. 2011 yılında İstanbul Cumhuriyet Savcısı Veysi Büyükkılıç’ın başlattığı soruşturma da " Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 102/6. maddesinde belirtilen 20 yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan soruşturmaya yer olmadığı” kararı ile kapatıldı. İHD avukatının yaptığı itiraz sonucunda dosya üzerindeki kapatma kararı kaldırıldı. Dün, Hüseyin Toraman’ın kaybedilmesinin 26. Yıldönümüydü. Toraman ailesinin tüm çabalarına rağmen Hüseyin TORAMAN’dan bir daha haber alınamadı."
Konuşmaların ardından 5 dakikalık oturma eylemi yapıldı.