DİYARBAKIR- “26 Haziran İşkenceye Karşı Mücadele ve İşkence Görenlerle Dayanışma Günü”nde İHD, TİHV, Diyarbakır Barosu, Tabipler Odası ve hak inisiyatifi tarafından gerçekleştirilen ortak basın toplantısında, Türkiye'de işkence ve kötü muamele uygulamalarının vahim boyutlara ulaştığı belirtilerek, OHAL’in kaldırılması çağrısında bulunuldu.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Diyarbakır Temsilciliği, Diyarbakır Barosu, Diyarbakır Tabip Odası ve Hak İnisiyatifi Derneği tarafından '26 Haziran BM İşkence Görenlerle Dayanışma Günü’ne ilişkin merkez Yenişehir ilçesindeki TİHV binasında ortak basın toplantısı düzenlendi.
'İşkencede artış var'
Ortak basın metnini paylaşan TİHV üyesi Elif Turan, son yıllarda sadece otoriter rejimler ve diktatörlüklerde değil, gelişkin demokrasilerde bile işkence uygulamalarında bir artışın olduğuna dikkat çekti. İşkence görenler ile dayanışmanın önemine vurgu yapan Turan, Türkiye'de 20 Temmuz 2016 tarihinden itibaren ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) ile birlikte temel hak ve özgürlüklerin ötesinde temel çekirdek hakların yok sayıldığı bir döneme girildiğini belirtti. Turan, Türkiye'de işkence ve kötü muamele konularında ciddi bir artış yaşandığına işaret etti.
‘1 milyon kişi yasaklardan etkilendi’
2017 yılında TİHV'e, işkence ve kötü muamele gördüklerine dair 616 kişinin başvurduğunu belirten Turan, Türkiye'de son zamanlarda işkence ve kötü muamelelerin vahim bir boyuta ulaştığını kaydetti. Turan, 16 Ağustos 2015 ile 1 Haziran 2018 tarihleri arasında ilan edilen sokağa çıkma yasakları uygulamalarında en az 1 milyon 809 bin yurttaşın yaşamının etkilendiğine vurgu yaptı.
'Tutuklu ve hükümlü sayısı arttı'
2017 yılında İHD'nin araştırmaları sonucunda; gözaltında, gözaltı yerleri dışında, cezaevlerinde, toplumsal gösterilerde korucu ve özel güvenlik görevlileri tarafından 133'ü çocuk olmak üzere 5 bin 268 kişinin işkenceye maruz kaldığını belirten Turan, şöyle devam etti: "OHAL döneminde gazeteciler, öğrenciler, siyasetçiler tutuklanmış ve hapishanelerin doluluk oranı artmıştır. Adalet Bakanlığı verilerine göre; 2005 yılında 55 bin 870 olan tutuklu ve hükümlü sayısı, Aralık 2017 itibariyle 232 bin 179'a yükselmiştir. Nisan 2018 itibariyle de 467 bin 673 kişinin denetimli serbestlik kapsamında olduğu gerçeği ülkenin genel atmosferinin bir başka göstergedir.”
'8 kişinin akıbeti bilinmiyor'
Mart 2018 itibariyle 401'i ağır olmak üzere bin 154 hasta tutuklu ve hükümlünün olduğunu belirten Turan, "Hasta mahpusların sorunları çözüm beklemektedir" dedi. İHD'ye göre; 2017 ile 2018 yılları arasında çoğu Ankara'da olmak üzere 12 zorla kaçırma ve kaybetme vakasının yaşandığını belirten Turan, bunlardan 4'ünün serbest bırakıldığını ve 8 kişinin hala akıbetinin belli olmadığını kaydetti. Yapılan uygulamalarla korku toplumu yaratılmak istendiğini kaydeden Turan, "OHAL sürecinde çıkartılan kararnameler kişi ve hak ve özgürlüklerine, savunma hakkına ciddi kısıtlılıklar getirirken yaşam kutsallığı hiçe sayılmıştır. Bu süreçte işkence yasağına uyulmaması için ortam yaratılmış, işkenceciler teşvik edilerek korunmuştur" ifadelerini kullandı.
'Dayanışmayı büyüteceğiz'
OHAL'in bir an önce kaldırılmasını talep ettiklerini vurgulayan Turan, "OHAL sonrası da ne denli kalıcı ve yıkıcı olabileceği riski de göz önüne alındığında işkencenin önlenmesi doğrultusundaki toplumsal çabaların yoğunlaştırılmasını zorunlu kılmaktadır" dedi.
Açıklamının tamamına http://www.ihddiyarbakir.org/tr/post/21933/ortak-aciklama-26-haziran-iskenceye-karsi-muc linkinden ulaşabilirsiniz.