DİYARBAKIR - İHD Diyarbakır Şubesi ve Kayıp yakınları tarafından ‘Kayıplar Bulunsun Failler yargılansın’ sloganıyla gerçekleştirilen oturma eylemlerinin 498’incisi gerçekleştirildi. 1994 yılında Şırnak’ın Güçlükonak ilçesinde gözaltında kaybedilen Ahmet Şen’in akıbetinin sorulduğu eylemde, Galatasaray Meydanı’ndaki 700’üncü hafta eylemine yönelik gerçekleşen yasaklama, polis müdahalesi ve gözaltılar alkışlarla protesto edildi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları tarafından “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” sloganıyla her hafta düzenlenen oturma eylemlerinin 498’incisi, Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirildi. Kayıpların fotoğraflarının taşındığı eyleme İHD Genel Başkan Yardımcısı Raci Bilici, İHD Diyarbakır Şubesi Başkanı Abdullah Zeytun, şube yönetici ve üyeleri, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Bedran Öztürk, HDP Diyarbakır Milletvekilleri Dersim Dağ, Remziye Tosun, Adnan Selçuk Mızraklı, Semra Güzel, HDP Mardin Milletvekili Pero Dündar, HDP Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran, HDP Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş, Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) il eşbaşkanları ile partilerin merkezde bulunan ilçe örgütleri, sivil toplum örgütleri temsilcileri, kayıp yakınları ve insan hakları aktivistleri katıldı. Eylemde, 1994 yılında Şırnak’ın Güçlükonak ilçesinde gözaltında kaybedilen Ahmet Şen’in akıbeti soruldu.
İstanbul'da polis müdahalesi protesto edildi
Eylemde konuşan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun, oturma eyleminin 498’inci haftasında bulunduklarını belirterek, 90’lı yıllarda bölgede dönemin siyasi iktidarları tarafından binlercesi Kürt muhalifi olmak üzere yasadışı bir şekilde gözaltına alınarak ya kaybedildiği ya da faili meçhul bir şekilde kamu görevlileri tarafından katledildiğini söyledi. Hakikatlerin ortaya çıkarılması için İstanbul Galatasaray Meydan’ında 700’üncü haftada bir araya gelmek isteyen Cumartesi Annelerine müdahale edildiği ve birçok kişinin gözaltına alındığını belirten Zeytun, “Bizler bu durumu protesto ediyoruz ve buradaki herkesi bir dakikalık alkışla protesto eylemine davet ediyorum” diye konuştu. Ardından, eyleme katılanlar 1 dakika boyunca, Galatasaray meydanında gerçekleşen polis müdahalesini alkışlarla protesto etti.
'Türkiye’nin Kayıplar Sözleşmesine neden taraf olmadığını biliyoruz'
Alkışlı protestonun ardından konuşmasını sürdüren Zeytun, Cumartesi Annelerinin 700 eylemine ve gerçekleşen müdahaleye yönelik gösterilen sivil direnişi selamlayarak "Değerli kayıp yakınları, aslında bu gözaltlara 90’lı yıllarda tanık olduğumuz bir durum olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu gözaltların sebebini de ayrıca belirtmeye gerek yok. Çünkü faillerin bulunması bir yana, aklanması, hukuken cezasızlık politikasıyla halen korunması bu durumun açıkçası bir devamı olarak görünüyor. Bizler Türkiye’nin Kayıplar Sözleşmesine neden taraf olmadığını biliyoruz. Çünkü her dönem failleri koruyan, o siyasi iktidarı aklayan bir siyasi iktidar mevcuttur. Uluslararası mahkemelerin, defalarca yaşam hakkı olmak üzere mahkûm ettiği bir siyasi irade ve devletten bahsediyoruz. Her defasında tekrarlıyoruz. Kaybedilme, zorla kaybedilme ve yargısız infaz topyekûn bir devlet politikasıdır. Halen o cezasızlık politikasıyla devam etmektedir. Bizler barış hakkı savunucuları, yaşam hakkı savunucuları, sivil toplum olarak bu mücadeleyi her koşulda sürdüreceğimizi belirtmek istiyoruz” dedi.
‘Onlar da bu suçun ortağıdır’
Zeytun'un ardından bir konuşma yapan DTK Eşbaşkanı Bedran Öztürk ise "Kürdistan"a baktıklarında her zaman katliamlar olduğunu gördüklerini kaydederek, “Türk devleti, her dört parçada da aynı katliamları sürdürüyor. Katliam yaparken, katlettiklerinin akıbetini de saklıyor. Hiçbir tarihte böyle bir şeyle karşılaşmazsınız. Biz vicdan, vicdan diyoruz. Ama vicdan yok. Bu katliamları yapan insanları kaybettiren diğer iktidarlardı ama şimdi bu konuyu aydınlatmayıp anneleri cevapsız bırakan bugünkü iktidardır. Onlar da bu suçun ortağıdır” diye konuştu.
Cumartesi Annelerinin Galatasayar meydanında maruz kaldıkları polis müdahalesine de değinin Öztürk, “Demokrasiden, hukuktan, adaletten bahsediyorlar. Eğer hukuk ve adaletten bahsediyorsanız, annelere cevap verin. Kaybettirdiklerinizin akıbetini ortaya çıkarın. Ama aydınlatmıyorsunuz. Niye, çünkü kaybettirdikleriniz Kürtlerdi. Kürtleri katledin, kaybettirin ama hesap vermeyin. Bu böyle gitmez. 3 yıldır Kürt halkının iradesine yönelik saldırılarınızı iyi biliyoruz. Biz sizi Şırnak’ta, Sur’da, Nusaybin’de de iyi tanıyoruz. Bir gün insanlık kazanacak, bizim mücadelemiz de bunun içindir" diye konuştu.
Gözaltında kaybedilen Ahmet Şen'in akıbeti soruldu
Zeytun’un ardından İHD Diyarbakır Şube Yöneticisi ve kayıp komisyonu üyesi Avukat Hasan Yalçın, 1994 yılında Şırnak’ın Güçlükonak ilçesinde gözaltında kaybedilen Ahmet Şen’in hikayesini anlattı. Galatasaray Meydanında Cumartesi Annelerine yönelik gerçekleşen polis müdahalesine yönelik tepki gösteren ve dayanışmada bulunan Yalçın, kaybedilen Ahmet Şen'in hikayesini şöyle anlattı: “Mehmet Emin Şen’in, 27 Mart 2009 tarihinde babası Ahmet Şen’in zorla kaybedilmesi ile ilgili Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği ifadeye göre; 1994 yılında Ahmet Şen ve ailesi evlerindeki eşyaları hava topu saldırılarında zarar görmemesi için bir mağaraya taşımıştı. Bir gün mağaradaki eşyalarının ateşe verildiğini öğrendiler. Bu olaydan 7-8 gün sonra Ahmet isminde bir korucu ile iki asker, Ahmet Şen’i camiden alıp karakola götürdü. M.K. ve G.K. isimli şahıslar da Ahmet Şen ile birlikte gözaltına alındı. M.K. ve G.K. birkaç gün sonra serbest bırakıldı. Ailenin M.K.’den aldığı bilgilere göre; Ahmet Şen yanındakilerle birlikte önce Bulmuşlar Köyü Karakolu’na götürüldü. Diğerleri salıverildikten sonra da Diyarbakır’dan istendiği söylenerek birlikte tutuldukları karakoldan alındı ve bir daha Ahmet Şen’den haber alınamadı. Mehmet Emin Şen’in 2009’da Cizre Cumhuriyet Savcılığı’na verdiği dilekçe üzerine 2009/430 dosya numarasıyla başlatılan soruşturma devam ediyor.”
Yapılan açıklamaların ardından tüm kayıplar için oturma eylemi gerçekleştirildi.