DİYARBAKIR - İHD Diyarbakır Şubesi ve Kayıp yakınları tarafından ‘Kayıplar Bulunsun Failler yargılansın’ sloganıyla gerçekleştirilen oturma eylemlerinin 501’incisi gerçekleştirildi. Eylemde, 1995 yılında Batman’da gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınmayan Şeyhmus Eroğlu’nun akıbeti soruldu.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları tarafından “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” sloganıyla her hafta düzenlenen oturma eylemlerinin 501’incisi, Valiliğin kayıp eylemlerini yasaklayan keyfi ve hukuk dışı kararı nedeniyle İHD Diyarbakır Şube binasında gerçekleştirildi. Koşuyolu Parkı çevresinin tümüyle polis bariyeriyle kapatılmasının yanı sıra eylemin gerçekleşeceği şube binası önünde de, polis zırhlı araçları ve çok sayıda çevik ve sivil polislerin bekleyişe geçtiği görüldü. Şube binasında gerçekleşen ve kayıpların fotoğraflarının taşındığı eyleme İHD Genel Başkan Yardımcısı Raci Bilici, Bölge Temsilcisi Abdusselam İnceören, Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun, CHP Diyarbakır İl Başkanı Mehmet Sayın ile CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Diyarbakır SES Şubesi temsilcileri, kayıp yakınları ve insan hakları aktivistleri katıldı. Eylemde, 21 Eylül 1995 tarihinde Batman’da ki evine baskın düzenleyen askerlerce gözaltına alınan ve kendisinden bir daha haber alınamayan Şeyhmus Eroğlu’nun akıbeti soruldu.
‘Meşru ve haklı mücadelede kayıp yakınların her zaman yanındayız’
Eylemde konuşan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun, eylemlerinin 499. haftasında Diyarbakır Valiliğinin keyfi ve evrensel hukukla bağdaşmayan yasaklama kararı nedeniyle, eylemlerinin 501. haftasını yeniden dernek binasında yapmak zorunda kaldıklarını belirtti. Yasaklamalara rağmen kayıp yakınlarıyla birlikte hakikat ve adalet mücadelesini sürdürmeye kararlı olduklarını belirten Zeytun “Meşru ve haklı mücadele bizler, kayıp yakınlarının her koşulda ve mekanda yanlarında yer alacağız ve bu hakikat mücadelesini sürdüreceğiz. Her defasında da belirttiğimiz gibi, Türkiye’deki ve şuanda da devam eden insan hakları ihlallerinin nedeni, kuşkusuz geçmişte yaşanan ve cezasızlıkla mükafatlandırılan bir politikanın sonucudur. Cezalandırılmayan her ihlal, bir suçun oluşmasına zemin hazırlamaktadır. 90’lı yıllarda binlerce yurttaş, binlerce Kürt muhalif politik nedenlerle kaybedildi veya faili kamu görevlileri olan siyasi cinayetlere kurban edildi. Bu nedenle mücadelelerini 90’lı yıllardan bu yana devam ettiren kayıp yakınları, her alanda her mekanda bu duruma büyük bir dirençle çıktı çıktılar ve bunu hala devam ettiriyorlar” diye konuştu.
Ağır insan hakları ihlalleri konusunda Türkiye’nin geçmişte olduğu gibi halen kötü bir pratiğe sahip olduğunu söyleyen Zeytun “ Yasaklarla mücadele için iktidara geldiğini söyleyen bir iktidar, bizim eylemimizde de olduğu gibi işçilerden cezaevlerindeki mahpuslara, öğrencilere kadar her alanda yasakla toplumu dizayn etmeye, siyasi otoritesini bununla pekiştirmeye güçlendirmeye çalışmaktadır. Bu yasaklara karşı kayıpların, işçilerin, öğrencilerin haklı mücadelesini insan hakları Savucuları olarak destekliyoruz ve hep yanlarında olacağız” dedi.
‘Hakikatin dile gelmesinden ortaya çıkmasından korkuyorlar’
Zeytun ardından bir konuşma bulunan CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise “Buraya gelirken Koşuyolu meydanının tamamen tecrit edildiğini gördüm. Sadece oturma eyleminin yapıldığı alan değil, tamamı. Bu binanın önündeki sokakta 3 tane TOMA var. Tüm bu baskılar, TOMA’lar, bariyerler, hakikatten korktuklarındandır. Hakikatten dile gelmesinden, ortaya çıkmasından korkuyorlar. Yoksa 10 tane annenin bu şekilde 501 haftadır Diyarbakır’da ve 703 haftadır İstanbul’da sürdürdükleri bu adalet ısrarından korkmalarının bir nedeni olmazdı, eğer fail değillerse veya failler korumuyorlarsa” diyerek, kayıp yakınları eylemlerinin yasaklanmasına tepki gösterdi. Tanrıkulu, AKP iktidarının eylemleri yasaklayarak derin devletini sahiplendiğini belirtti.
Kayıp yakınlarının kayıplarından bir haber bekledikleri için eylemlerinde ısrar ettiklerini ve bitmeyen bir taziyeleri olduğunu belirten Tanrıkulu “O nedenle bu annelerden hiç kimse hesap soramaz. Ama bu annelerin hepimizden, başta da bu hükümetten. hesap sormaya hakları var. Mutlaka ama mutlaka soracaklar bu hesabı” diye belirtti. Diyarbakır Valisine seslenen Tanrıkulu “Burada yapılan barışçıl, şiddete başvurmayan bu adalet insanlarından neden korkuyorsunuz? Diyarbakır’dan böyle bir fotoğrafı bütün dünyaya gösteriyorsunuz. Toplantı ve gösteri yürüyüş hakkı, ifade özgürlüğü en temel haktır. Bu anayasa derki; herkes önceden izin almaksızın, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkına sahiptir. Silahsız, şiddetsiz herkes bu hakkını kullanabilir. Bu annelerin bugüne kadar ki hangi oturma eyleminde şiddet eylemi oldu. Cevabını versinler. Nedir bu yasaklama kararının anlamı? Yeni cinayetlerin, faili meçhullerin habercisi midir bu yasaklamanız? Kimse adalet ısrarında bulunmasın mıdır?” diye konuştu.
Gözaltında kaybedilen Şeyhmus Eroğlu’nun akıbeti soruldu
Daha sonra İHD Diyarbakır Şube Yönetici ve Kayıp Komisyonu Üyesi Adnan Örhan, 21 Eylül 1995 tarihinde Batman’da ki evine baskın düzenleyen askerlerce gözaltına alınan ve kendisinden bir daha haber alınamayan Şeyhmus Eroğlu’nun hikayesini anlattı. Örhan şunları belirtti:
“Şeyhmus Eroğlu, 1930 yılında Mardin’in Midyat ilçesine bağlı Bardakçı (Batê) köyünde doğdu. Evli ve yedi çocuk babasıydı. Yaşadığı köye sık sık baskın yapan askerler ve korucular tarafından korucu olmaya zorlanıyordu. Köye yapılan baskınların birinde, kardeşiyle birlikte gözaltına alındı ve daha sonra serbest bırakıldı. Eroğlu ailesi baskılar sonucu köyden ayrıldı. Şeyhmus Eroğlu, ailesiyle birlikte Batman merkezine taşındı. Birkaç yıl burada yaşadı. 21 Eylül 1995 tarihinde köy korucuları ile askerlerin saat 00.00 sıralarında evine yapmış oldukları baskın sonucunda, Şeyhmus Eroğlu gözaltına alınarak Mardin’e getirildi. Olayın ardından ailesinin onu bulmak, kendisinden haber alabilmek için yaptığı tüm girişimler sonuçsuz kaldı. Yetkililer ne ev baskınını, ne de gözaltına alındığını kabul etti.”
‘Görgü tanıkları gözaltına ağır işkenceler gördüğünü söyledi’
“Onunla aynı zamanda gözaltında kaldığını belirten kimi görgü tanıkları ise Şeyhmus Eroğlu'nun gözaltında tutulduğunu, ağır işkenceler gördüğünü, daha sonra da serbest bırakıldığını söyledi. Yine Midyat’taki kimi görgü tanıklarının ifade ettiğine göre serbest bırakıldığının söylendiği tarihte, özel timlerin olduğu bir arabanın içinde görüldü. Şeyhmus Eroğlu’ndan gözaltına alındığı tarihten itibaren bir daha haber alınamadı.”
Yapılan açıklamaların ardından tüm kayıplar için oturma eylemi gerçekleştirildi.