BASIN VE KAMOYUNA
Bugün burada Tarsus T Tipi Kadın Kapalı Cezaevi'nde tutulan ve ağır sağlık sorunları nedeniyle 2 Kasım'da hastaneye kaldırılarak tedavi altına alınan 85 yaşındaki Sise Bingöl'ün serbest bırakılması talebiyle bir araya gelmiş bulunuyoruz.
Değerli Basın Mensupları;
7 Nisan 2016 tarihinde Muş’un Varto İlçesine bağlı Teknedüzü köyünde gözaltına alınan ve daha sonra tutuklanarak Muş E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna gönderilen Sise Bingöl, 2 ay sonra tahliye edilmişti. Ancak yerel mahkemesinin verdiği 4 yıl 2 ay hapis cezasının onanmasının ardından, 2017 yılı Nisan ayında yeniden tutuklanarak cezaevine gönderildi. Burada bir süre tutuklu kaldıktan sonra yanındaki tutuklu kadınlarla birlikte elleri kelepçeli bir şekilde ring aracıyla Tarsus T Tipi Kapalı Cezaevine götürülmüştü.
Muş Devlet Hastanesi tarafından ağır sağlık sorunları bulunması nedeniyle “sağlığının cezaevinde kalmaya elverişli olmadığı” şeklinde rapor tanzim edilmişti. Ancak Ankara Adli Tıp Kurumunca verilen raporda ise “cezaevinde kalmasının hayati tehlike arz etmediği” tespiti yapılması ve bu iki raporun çelişkili gerekçesiyle, Sise Bingöl’ün tahliye edilmesi engellenmişti. Tarsus Devlet Hastanesine yapılan başvuruda da, Ankara Adli Tıp Kurumuna benzer bir rapor verilmiştir.2 yıla yakındır cezaevinde tutulan 85 yaşındaki Sise Bingöl’ün gerek yaşı ve gerekse birçok sağlık sorunu olmasına rağmen yapılan tüm tahliye başvuruları reddedilmiştir.
Sise Bingöl, akciğer, kalp, mesane, astım, tansiyon gibi pek çok hastalığı bulunmakta ve hastalıkların bir kısmı da sağlık raporu ile belgelenmemiş, bazı hastalıkları ise sağlık raporuna işlenmemiştir. Bütün bunlara rağmen yapılan tedavi başvuruları reddedilmiş, kabul edildiğinde ise yine sağlık koşullarını tetikleyecek şekilde kötü muamele ile hastaneye sevki gerçekleştirilmiştir. En son hastalıklarının ağırlaşmasıyla birlikte tekrardan hastaneye yatırılmış ve tutulduğu hastanenin mahkûm koğuşunda sağlık durumu halen ciddiyetini korumaktadır.
Değerli Basın Emekçileri;
Belirtmek isteriz ki; Cezaevinde bulunma nedeni ne olursa olsun, ağır sağlık sorunları bulunan hasta mahpusların hapishane koşullarında tutulması ve tedavilerinin sağlanmaması evrensel hukuk kriterlerine göre işkence ve kötü muamele yasağının ihlalidir. Ağır sağlık sorunları bulunan ve yaşam hakkı ihlali riski olan Sise Bingöl’ün, halen Tarsus T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu gibi yoğun hak ihlallerinin meydana geldiği bilinen ceza infaz kurumunda tutuluyor olması işkence ve kötü muameledir. Sise Bingöl örneğinde görüldüğü üzere sağlık koşulları sebebiyle tahliye olması gereken mahpusların, mevzuat ya da Adli Tıp uygulamaları gibi engellere takılmadan tahliyeleri derhal sağlanmalıdır.
Her defasında ısrarla tekrar ettiğimiz üzere;
Bizler insan hakları savunucuları olarak hapishanelerde yeni ölümlerin olmasını istemiyoruz. 10 yıldır vicdanlara seslendik. Yaşam hakkının kutsallığından bahsettik. Birleşmiş Milletler (BM) resmi belgesi olan İstanbul Protokolü gereği, tutuklu ve hükümlü konumda da olsa her hastanın kendi doktorunu seçme ve raporlarının bağımsız bilirkişilerce hazırlanmasını isteme hakkı vardır. Özellikle ağır hasta mahpusların yakınları yanında tedavilerine devam edebilmesini ve mahpusların bir veda hakkına dahi erişemeden yaşamlarını yitirmemesi gerektiğini söyledik.
Bu çerçevede bir kez daha ifade etmek istiyoruz:
* Mahpusların evrensel hukuk çerçevesinde ve en temel insan hakları esas alınarak yaşam koşulları düzeltilmeli; şiddet, işkence/kötü muamele ve yaşam hakkı ihlallerinin önüne geçilmeli, ihlalleri gerçekleştiren sorumlular yargı karşısına çıkarılmalıdır.
* Hasta mahpusların tedavilerinin önündeki her türlü yasal/idari engeller kaldırılmalı, kelepçeli tedavi, asker nezaretinde tedavi, bodrum katlarında tedavi gibi insanlık dışı uygulamalardan vazgeçilmelidir.
* Evrensel hukuk ilkeleri gözetilerek, hasta mahpuslar açısından daha açık ve daha az yoruma yer bırakacak yasal düzenlemeler acilen yapılmalı ve uygulanabilir olmasının önündeki engeller kaldırılmalıdır.
* İnfazların ertelenmesi hususunda gecikmelere neden olan ve objektif olmayan kararlarda imzası bulunan Adli Tıp Kurumu bir an önce devreden çıkarılmalı, tam teşekküllü devlet hastanelerinin ve üniversite hastanelerinin vereceği raporlar yeterli görülmelidir.
* Hapishanelerde yaşamını tek başına idame ettiremeyen veya ölümcül hastalıkları bulunan tüm mahpuslar bir an önce tahliye edilmelidirler.
MERHAMET DEĞİL, VİCDAN DEĞİL, İNSAF DEĞİL, LÜTUF DEĞİL SİSE BİNGÖL VE AĞIR HASTA MAHPUSLAR İÇİN YAŞAM HAKKI İSTİYORUZ!
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ (İHD)
DİYARBAKIR ŞUBESİ KADIN KOMİSYONU