BASINA VE KAMUOYUNA

09.04.2019

2015 yılı Temmuz ayından bu yana Türkiye’nin tamamında fiilen uygulanan OHAL rejimi toplumun her kesiminin uluslararası hukuk ile korunan haklarını sınırlayan uygulamalara neden olmuştur. Bu sınırlamalar, OHAL resmi olarak kaldırılmasına rağmen devam etmiş ve özellikle çocukların hayatları üzerinde telafisi çok zor izler bırakmıştır. 

Türkiye’de şu ana kadar tespit edilen en az 743 çocuk, anneleriyle birlikte cezaevinde yaşamak zorunda bırakılmışlardır. Toplumun her kesimini rahatsız eden bu durum ile ilgili insan hakları aktivistleri, barolar, sivil toplum ve meslek örgütleri sürekli olarak oluşan hak ihlallerinin giderilmesi için çözüm önerilerini sunmuş ancak siyasal iktidar bu önerilerin tamamına sessiz kalarak sorunun derinleşmesine neden olmuştur. 

Söz konusu durum ile ilgili yargı makamlarına yapılan başvurular sonucunda verilen lehe kararlar da iktidar tarafından görmezden gelinmiştir. 2 çocuğu ile birlikte Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevinde tutulan Şükran İRGE isimli kadın mahpusun Anayasa Mahkemesine yapmış olduğu başvuru sonucunda, Anayasa Mahkemesi 28/06/2016 tarihinde anne mahpusun başvurusunu kabul ederek kamu gücünü elinde bulunduran idarenin başvurucu mahpusun ve her iki çocuğunun maddi ve manevi bütünlüklerine karşı oluşan tehlikenin ortadan kaldırılması konusunda gerekli tedbirlerin alınmasına karar vererek aslında bir anlamda siyasal iktidara konu ile ilgili yasal düzenleme yapılması gerektiğinin mesajını vermiştir. Buna rağmen hâlâ onlarca çocuk anneleriyle birlikte sağlıksız koşullarda cezaevlerinde yaşamlarını sürdürmeye devam etmektedir. Türkiye’nin taraf olduğu BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde yer alan “Çocuğun Üstün Yararını Gözetmek” ilkesiyle bağdaşmayan bu uygulamalar, onlarca çocuğun gelişimini sosyal,fiziksel,bilişsel ve psikolojik olarak maalesef olumsuz yönde etkilemektedir. Çocukların gelişim dönemi evreleri göz önünde tutulduğunda kritik döneme tekabül eden bu yaşlarda anneyle birlikte büyümesi gereken çocuklar, bu dönemi anneleriyle birlikte geçirirken yaşama ve gelişimlerine katkı koyan diğer tüm haklardan mahrum kalarak sağlıksız koşullar içerisinde yaşamaya mecbur bırakılmışlardır.
                      
Türkiye’de bulunan cezaevlerinde anneleri ile yaşamak zorunda olan çocuklardan biri de annesiyle birlikte Mardin E tipi kapalı cezaevinde tutulan Avşin Usanmaz’dır. Avşin, yaklaşık 6 aydır cezaevinde annesi Hülya Usanmaz ile birlikte yaşamakta olan, Hemanijom hastası, 16 ayını yeni doldurmuş bir çocuktur. Rahatsızlığı ile ilgili  doktorun, cezaevinin sağlığı için elverişli bir yer olmaması, kapalı ortam, düzensiz ışık ve eksik günlerin  sağlığını tehdit etmesi, cezaevi dışında 12 ile 15 ay arasında düzenli bir tedavi sürecinin olması gerektiğini ifade etmiş ve raporlaştırmış olsa da, Avşin Usanmaz’ın içinde bulunduğu sağlık sorunlarının giderilmesi ve annesi ile olan bağının kopmaması için anne adına Cumhuriyet Savcılığına yapılan infazın ertelenmesi başvurusu ret edilmiştir. Savcılık tarafından verilen ret kararının Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu belirtmek isteriz. Suçun şahsiliği ilkesini hatırlatarak, annelerin iddia edilen suç kapsamında, çocukla da ilişkilendirilerek, çocukların “Yaşama ve Gelişme “ haklarından mahrum bırakılmaları kabul edilemez. Çocuk Hakları Sözleşmesinin, “Taraf Devletler, bu Sözleşmede yazılı olan hakları kendi yetkileri altında bulunan her çocuğa, kendilerinin, ana babalarının veya yasal vasilerinin sahip oldukları, ırk, renk, cinsiyet, dil, siyasal ya da başka düşünceler, ulusal, etnik ve sosyal köken, mülkiyet, sakatlık, doğuş ve diğer statüler nedeniyle hiçbir ayrım gözetmeksizin tanır ve taahhüt ederler” maddesini hatırlatarak, bu haklarım tüm çocuklar için geçerli olduğunu bir kez daha vurgulamak isteriz. Bir çocuğun ne olursa olsun gelişim dönemleri göz önünde tutularak annesinden ayrılmadan sağlıklı koşullar içinde büyümesi en temel haklarından biridir. Bununla birlikte tüm bunlar sağlanamazken, üstelik hasta olan bir çocuğun doktor raporlarına rağmen cezaevinde tutuluyor olması asla kabul edilemez. Tüm yetkilileri bir an önce tüm bu çocukların sağlıklı koşullarda yaşamını devam ettirebilmelerini sağlayacak yasal düzenlemeleri yapmaya çağırıyoruz. Ve şuan acil olarak tedavi olması gereken Avşin Usanmaz için de anne Hülya Usanmaz’ın infazının ertelenmesini ve yetkililerin ivedilikle harekete geçmesini bekliyoruz. 

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi
Çocuk Komisyonu