'Kayıplar mücadelesi adalet sağlanıncaya dek devam edecek'

09.11.2019

DİYARBAKIR - İHD Diyarbakır Şubesi ve Kayıp yakınları tarafından ‘Kayıplar Bulunsun Failler yargılansın’ sloganıyla gerçekleştirilen oturma eylemlerinin 561’incisi gerçekleştirildi. Eylemde, 1994 yılında Diyarbakır’da gözaltında kaybedilen Ender Toğcu’nun akıbeti soruldu. 

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları tarafından “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” sloganıyla her hafta düzenlenen oturma eylemlerinin 561’incisi, Valiliğin kayıp eylemlerini 62 haftadır yasaklayan keyfi ve hukuk dışı kararı nedeniyle İHD Diyarbakır Şube binası önünde gerçekleştirildi. Kayıpların fotoğraflarının taşındığı eyleme İHD Diyarbakır Şubesi yönetici ve üyeleri, İHD Bölge Temsilcisi Abdusselam İnceören, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Diyarbakır İl Başkanı Mehmet Sayın, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır İl Eşbaşkanları Hülya Alökmen Uyanık ile Zeyyat Ceylan, kayıp yakınları ve insan hakları aktivistleri katıldı. Eylemde, 1994 yılında Diyarbakır’da gözaltında kaybedilen Ender Toğcu’nun akıbeti soruldu.

“Kayıplar mücadelesi, anlamlı bir mücadele ve sivil itaatsizlik eylemidir” 

Eylemde konuşan İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Yüksel Aslan Acer, kayıp yakınlarının 24 yıldır sokaklarda ve meydanlarda ısrarla ve inatla adalet arayışında olduklarını söyleyerek, bunun anlamlı bir mücadele ve bir sivil itaatsizlik eylemi olduğunu belirtti. Kimi kayıp annelerinin adalet arayışı sırasında yaşamlarını yitirdiklerini ve adaleti sağlandığını göremediklerini kaydeden Aslan Acer “Kaybetme, insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur ve insanlığa karşı işlenmiş suçlarda zamanaşımı işletilmemelidir. Yıllardır süren bir mücadele ve yıllarca belki devam edecek. Ama biz biliyoruz ki, hakikat ortaya çıkacak. Ve bu mücadele hakikat ortaya çıkana ve adalet sağlanıncaya dek devam edecek” diye konuştu. 

“Failler Yargılansın ve adalet tecelli etsin”

Kayıp meselesinin annelerin yüreğinde ve toplumsal olarak derin yaraların açılmasına yol açtığını belirten Aslan Acer “Bu yaraların iyileşmesinin tek bir yolu var. Oda gerçeklerle yüzleşilmesi, hakikatin ortaya çıkarılması, faillerin yargılanması ve adaletin tecelli etmesidir. İnsan hakları savunucuları olarak yıllardır bu talebimizi dile getiriyoruz ve bu talebimizde ısrar etmekten vazgeçmeyeceğiz. Ülke olarak, Birleşmiş Milletler (BM) Kayıplar Sözleşmesine taraf olmamız gerekiyor. Sözleşmeye imza atmamız gerekiyor. Bir diğer talebimizde budur. Bir daha kayıp olaylarının yaşanmaması için bu tek yasal güvencedir. Bu çağrımız buradan bir kez daha yineliyoruz” dedi. 

25 yıldır haber alınamayan Hüseyin Toğcu’nun akıbeti soruldu

Ardından da İHD Diyarbakır Şube Yöneticisi ve Kayıp Komisyonu Üyesi Hasan Yalçın, 1994 yılında Diyarbakır’da gözaltında kaybedilen Ender Toğcu’nun hikayesini anlattı. Yalçın, şunları belirtti: “Ender Toğcu, evli olup tek çocuk babasıydı. Diyarbakır’da Sento OTEL adlı işyerini ortaklık biçiminde işletiyordu. 29 Kasım 1994 tarihinde Ender Toğcu, ağabeyi olan Ali Toğcu’nun yanından saat 15:00 civarında ayrılır ve hastaneye yatırılan eşinin yanına gideceğini belirtir. Hastanede o gün refakatçi olarak Ender Toğcu’nun annesi bulunmaktaydı. Annesinin beyanına göre oğlu Ender Toğcu o gün hastaneye hiç uğramaz. Aynı gün gece saat 22:30 civarında Ender’in babasının ikametine 7-8 kişilik sivil polisler gelerek evde bulunan baba Hüseyin Toğcu ve küçük oğlunu dövmeye başlarlar. Babaya sürekli olarak oğlunun nerede olduğunu sorarak dövmeye devam ederler. Baba Hüseyin Toğcu, sivil polislere korktuğundan dolayı oğlu Ender Toğcu’nun üç gün önce Kayseri’ye dayısının yanına gittiğini söyler. Bunun üzerine polisler babaya “Oğlun bizim elimizde, üç gün içinde sana ölüsünü teslim ederiz.” diyerek ikametinden ayrılır. Evden ayrılan sivil polisler daha sonrasında Ender’in ağabeyi olan Ali Toğcu’nun evine gider. Ali’ye de aynı şekilde Ender Toğcu’nun nerede olduğunu sorarlar. Ali Toğcu, sivil polislere Ender’in saat 15:00 civarında yanından ayrıldığını ve kendisini bir daha görmediğini ifade eder. Bunun üzerine polisler Ali Toğcu’yu da yanına alarak babasının evine tekrar gelirler ve babaya “Evinizde silah var, o silahı bize teslim edeceksiniz” deyip odunluğa girip silahı çıkartırlar. Polisler babasına silahın yerini Ender Toğcu’nun söylediğini belirtip oradan ayrılır. Gece saat 24:00 gibi oradan ayrılan polisler bir süre sonra tekrar eve geri gelip babasına tutanak imzalattırırlar. Polisler oradan ayrılmadan önce karşı komşuya Ender’in nerede olduğunu da sorar. Komşuları ise Ender’i tanımadığını ve nerede olduğunu bilmediğini belirtince polisler askerliğini daha önce yapmış olan Ender hakkında “Ender Asker kaçağıdır ve onu arıyoruz.” deyip oradan ayrılır. 

Gözaltındaki ağabey, kardeşinin sesini ve çığlıklarını duydu

Olayın ertesi günü Ender’in ağabeyi çarşıda kahvede oturduğu sırada Çarşı Karakolu polisleri tarafından kahveden alınıp üç gün boyunca gözaltında sorgudan geçirtilir. Ağabeyine de Ender’in nerede olduğu sorulur, Ağabeyi nerede olduğunu bilmediğini söyleyince polisler ağabeyine dönük olarak “yalan söyleme, biz onu yakaladık, üzerinde bir liste de çıktı. O listede telsiz ve pil gibi eşyaların fiyatı da yazılıyordu.” der. Ender Toğcu’nun babası Hüseyin Toğcu’nun beyanına göre, Ender’in ağabeyi gözaltında kaldığı sürede Ender’in çığlıklarını ve sesini duyar. Ağabeyi olan Ali Toğcu üçüncü gün Ergani yolu üzerinde serbest bırakılır. Baba Hüseyin Toğcu, oğlunun kaybedilmesinden sonra her ay Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığına başvuruda bulunur ama gözaltına alınmadığına ve gözaltı kaydının olmadığına ilişkin cevaplar verilir. Yine Ağabeyi sözlü olarak Çarşı Karakoluna başvuruda bulunur. Ancak yapılan tüm başvurulara rağmen herhangi bir sonuç alınmaz. Ender Toğcu’dan 25 yıldır haber alınmamaktadır.”

Yapılan konuşmaların ardından tüm kayıplar için oturma eylemi gerçekleştirildi.