DİYARBAKIR 1 VE 2 NO’LU YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMLARI HAK İHLALLERİ RAPORU'na ilişkin basın metni

18.09.2020

BASINA VE KAMUOYUNA 

İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'nin 5. maddesi ve ‘Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nin 7. maddesi, hiç kimsenin işkence veya diğer zalimane, insanlık dışı veya onur kırıcı muamele veya cezaya maruz bırakılmayacağını öngörmektedir. Yine Birleşmiş Milletlerin ‘Herhangi bir şekilde tutuklanan veya hapsedilen tüm kişilerin korunması hakkında ilkeler bütünü’ , ‘Mahpuslara muamele ile ilgili standart asgari kurallar’ ve ‘Mahpuslara muamele ile ilgili temel ilkeler’ adlı belgelerde de mahpuslara hapishanelerde nasıl davranılması gerektiğini belirleyen bazı standartlar sıralanmıştır. 

Türkiye'de hapishanelerdeki uygulamalara ilişkin Türk mevzuatındaki temel metin ise Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’dur (CGTİHK). Söz konusu uluslararası metinler ile Türkiye'nin kendi mevzuatında belirtilen hükümlerde ‘Mahpuslara insan onuruna yaraşmayan muamelelerin yasaklandığı ve hiçbir gerekçe ile bu muamelelerin meşru gösterilemeyeceği’ açıkça belirtilmektedir. Ayrıca mahpusların kapatılmalarının dışında hapishanelerdeki bazı uygulamaların ek bir ceza tayin edici bir nitelikte olamayacağı da söz konusu metinlerde belirtilmektedir.

Tüm bu anılan ve standartların belirtildiği sözleşmeler, kanunlar ile tavsiye kararlara rağmen Türkiye hapishaneleri, hak ihlallerinin en yoğun yaşandığı mekânlardandır. Türkiye hapishaneleri, başta yaşam hakkı ihlalleri olmak üzere birçok insanlık dışı ve onur kırıcı muamelenin gerçekleştirildiği birer ‘insan hakları ihlal merkezlerine’ dönüştürülmüştür. Sivil toplum örgütlerinin, ihlallerin tespitine dair raporlama çalışmaları ve ihlalleri kamuoyu ile paylaşmasına rağmen, hapishanelerin bu gerçekliği değişmemiştir. Türkiye Hapishanelerinde; mahpuslar hastalık ve diğer nedenlerle yaşamını yitirmeye devam etmekte, sevk ve sürgünler, işkence ve kötü muamele, tecrit ve izolasyon, ailelerle görüş engelleri, haberleşme haklarının engellenmesi, haksız disiplin soruşturmaları gibi çok sayıda hak ihlali yaşanmaktadır.

Değerli Basın Emekçileri;

Bilindiği üzere 31 Aralık 2019'da Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) “COVID 19” olarak adlandırılan virüs, 11 Mart itibarıyla virüsün yayılma hızı, ciddiyeti ve yetkililerin gerekli önlemleri almaması gerekçeleriyle COVİD 19 virüsünü PANDEMİ olarak ilan etmiştir. Yaşanan salgın ile birlikte tüm cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin sürekli arttığı kamuoyu ve konuyla ilgili kurumlar nezdinde gözlemlenmektedir. 

Bir yandan pandemi gerekçesiyle hak ihlalleri yaygınlaşıp, sistematik bir şekilde  artarken hem hapishanelere sevk/sürgün esnasında hem de yeni açılan hapishanelerde bu hapishanelerin yeni açılmış olması ve henüz fiziksel şartlar noktasında tamamlanmamış olması sebebiyle var olan hak ihlalleri katmerleşmiştir. En olağan koşullarda bile sürekli yaşanan hak ihlalleri pandemi, sevk/sürgün neticesinde hukuken izah edilemez bir hal almıştır. Bu durumun son örneği Diyarbakır Kampus Hapishanelerinde yaşanmıştır. 

Diyarbakır Hapishane Kampüsü içerisinde Eylül ayında 1 ve 2 nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumlarının açılması üzerine Diyarbakır D Tipi Yüksek Güvenlikli Hapishanesinden ve ülke genelindeki birkaç hapishanede bulunan mahpusların yeni açılan hapishanelere sevklerinin yapıldığı bilgisi tarafımıza ulaşmıştır. Bu kapsamda mahpusların ve ailelerinin sevk/sürgün esnasında hak ihlallerinin olduğu yönündeki iddiaları içerir başvuruları ve talepleri üzerine yeni açılmış olan Diyarbakır 1 ve 2 no’lu yüksek güvenlikli kapalı ceza infaz kurumlarına aşağıda ismi bulunan kurum üyelerince ziyaret gerçekleştirilmiştir. Diyarbakır D Tipi Yüksek Güvenlikli Hapishanesinden 14 Eylül tarihinden 17 Eylül tarihine kadar 46 mahpus Diyarbakır 1 ve 2 no’lu yüksek güvenlikli kapalı ceza infaz kurumlarına sevk edilmiştir. Yine açıklamamızı yaptığımız bugün itibariyle de yeni sevklerin olacağı bilgisi edinilmiştir.  Gerçekleşen sevkler sonrasında ağır hak ihlallerinin gerçekleştiği bilgisi üzerine, mahpuslar ile görüşmeler yapılmış ve hak ihlalleri kayıt altına alınmıştır. Belirtmek gerekir ki, yaşanan hak ihlalleri neticesinde mahpusların açlık grevine başladığı bilgisi de belirtilmiştir.

Değerli basın emekçileri, ayrıntıları tarafınıza sunacağımız raporda da belirtildiği üzere temel bazı sorunları vurgulamak gerekmektedir. Sevkler/sürgünler yapıldığı esnada mahpuslara ait eşyalar herhangi bir yasal engel olmamasına rağmen kendilerine verilmemiştir. Özellikle kurşun kalem verilmediği, yazılı tüm kitap ve notlarına el konulduğu, şalvarlarının yasak olduğu gerekçesi ile verilmediği, kısıtlanmış renkler olmamasına rağmen kısıtlanmış renk iddiasıyla belirli kıyafetlere el konulduğu bilgisi verilmiştir. 
Yine Sevkler/sürgünler esnasında yapılan aramalarda mahpusların ayakkabılarının çıkartıldığı bunun yanı sıra ayakkabılarının bağcıklarının da çıkartılarak idareye teslim edilmesini istediklerini, yapılan aramanın pandemi sürecine rağmen elle yapıldığını ve bu anlamda sağlık koşullarına dikkat edilmeden uygulamalarda bulunulduğu belirtilmiştir.  Akabinde mahpusların aynı ring aracıyla getirilmelerine rağmen pandemi süreci gerekçe gösterilerek her bir mahpus tek kişilik hücrelere alındıklarını belirtmişlerdir. Pandemi gerekçe gösterilerek İnfaz yasasına aykırı bir şekilde tek kişilik hücrelerde tutulan mahpuslara yönelik tecrit koşullarına derhal son verilmelidir.

Yine yapılan görüşmeler neticesinde mahpusların bulundukları tek kişilik hücrelerin henüz kaba inşaatının tamamlanmış olduğu, temizliğinin yapılabilmesi mahpuslara herhangi bir temizlik ürününün verilmediği, mahpusların kendi kişisel temizlik malzemeleri ile kaldıkları yeri temizleye çalıştıkları tarafımıza aktarılmıştır. Mahpuslara yönelik bu durum, TC Anayasasının 17. Ve 56.maddeleri ile koruma altına alınan sağlık ve yaşam hakkının açık ihlali anlamını taşımaktadır.

Diyarbakır 1 no’lu yüksek güvenlikli kapalı ceza infaz kurumunda mahpusların kapalı avukat görüşü yapmaları için bulundukları odadan çıkarıldıkları esnada ayakkabılarının çıkarılmaları istenerek bu şekilde mahpuslara arama yapılmak istendiği belirtilmiştir. Aynı uygulamanın mahpusların ziyaret sonrası odalarına götürüldüğünde de yapıldığını söylemişlerdir. Bu uygulamayı kabul etmeyen mahpusların birçoğu avukat görüşlerine çıkmamış ve bu sebeple de görüşler gerçekleştirilememiştir. Mahpuslara yönelik insanlık onuruna aykırı bir şekilde gerçekleştirilen arama prosedürünün aynı zamanda mahpsuların adalete/avukata erişim hakkını kullanılamaz hale getirmiştir.

Yine bir mahpusun şalvar ve tişörtünü çıkarmasını istediklerini, bu şekilde bir arama dayatıldığını, mahpusun bu şekliyle aramayı kabul etmemesi üzerine kalabalık bir grup şeklinde infaz koruma memurlarınca kamera bulunmayan bir odaya alınarak kendisine hakaret ve küfür ederek, darp ettiklerini, şalvarın zorla çıkarıldığını söylemiştir.

Değerli basın emekçileri, yukarıda temel olarak izah edilen ve raporda ayrıntılı izahatı yapılan hak ihlalleri birçok mahpus tarafından ortak bir şekilde aktarılmıştır. Hapishanelerde mahpuslara yönelik işkence ve kötü muamele uygulamalarından derhal vazgeçilmeli; hukuka aykırı fiiller gerçekleştiren kamu görevlileri hakkında etkin soruşturma mekanizmaları işletilmelidir. Bizler aşağıda isimleri belirtilen kurumlar olarak tarafımıza yapılan başvuruların takipçisi olacağımızı yüksek sesle dile getirip yaşanan hak ihlallerin bir an evvel sonlandırılması için herkesi sorumlu olmaya davet ediyoruz. 

DİYARBAKIR BAROSU HAPİSHANE İZLEME KOMİSYONU 
ÖZGÜRLÜK İÇİN HUKUKÇULAR DERNEĞİ DİYARBAKIR ŞUBESİ
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ DİYARBAKIR ŞUBESİ
DİYARBAKIR TUTUKLU VE HÜKÜMLÜ AİLELERİ İLE YARDIMLAŞMA DERNEĞİ (TUAY-DER)