DİYARBAKIR - İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının "Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın" sloganıyla her hafta ve kesintisiz bir şekilde sürdürdüğü oturma eylemlerinin 663’üncüsü gerçekleştirildi. Eylemde, 1994 yılında Diyarbakır’da kaybedilen Doktor Recai Aydın'ın akıbeti soruldu.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının "Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın" sloganıyla her hafta ve kesintisiz bir şekilde sürdürdüğü oturma eylemlerinin 663’üncüsü Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirildi. Kayıp resimlerinin taşındığı ve kayıp resimlerinin bulunduğu dev pankartın açıldığı eyleme İHD Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölge Temsilcisi Abdusselam İnceören, İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun ile Şube Yönetim Kurulu Üyeleri, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Diyarbakır Temsilciliği, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Diyarbakır Şubesi, Diyarbakır Tabip Odası, Barış Anneleri, kayıp yakınları ve insan hakları aktivistleri katıldı.
90’lı yıllar insanlığa karşı suçların işlendiği karanlık bir dönemdir
Eylemde bir konuşmada bulunan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun, 90’lı yılların devlet destekli ve paramiliter güçlerin devlet adına hareket ederek insanlığa karşı suçların işlendiğini, bu suçların soruşturma ve yargılamalarının yapılmadığı karanlık bir dönem olduğunu söyledi. 28 yıl önce bu güçler organizesiyle Lice Katliamının gerçekleştirildiğini söyleyen Zeytun “17 insan katledildi. Failler tespit edilmediği gibi, sorumlular hakkında da bir işlem yapılmadı. Bildiğiniz üzere Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Lice Katliamında yaşamını yitiren başvurusunda devlet yaşam hakkı bakımından mahkum edildi. Etkili soruşturma yürütmediğine işaret ederek ağır bir ihlal kararı verdi. 2013 yılında ise dönemin savcısı tarafından Lice Katliamı ile ilgili bir iddianame düzenlendi. Her ne kadar iddianamede eksik değerlendirmeler ve tespitler olsa da, yaşanan katliama ilişkin dönemin üst düzey kamu görevlilerinin sorumluluğuna işaret eden veriler mevcuttu. Bu iddianameden sonra dosya başka bir ile nakledildi. İzmir’de devam eden davada da bir fail hakkında düşme kararı verilirken, diğer fail hakkında beraat kararı verildi. Dosya istinaf aşamasından sonra şu anda temyiz aşamasında. Lice Katliamında gördüğümüz üzere karanlık 90’lı yılların soruşturulmaksızın tipik bir cezasızlık politikasıyla karşı karşıyayız. Bu katliamların, insanlığa karşı suçların sebebi hukuk endeksli bir politikanın izlenmemesi ve sorumluların cezalandırılmamasından kaynaklanıyor” dedi.
Bir “Suikast Listesi” iddialarının gündemde olduğunu belirten Zeytun, 90’lı yılların karanlık dönemine dönmemek için bu iddiaların ivedi bir şekilde soruşturulması, iddia sahiplerinin bilgilerine başvurularak etkin bir yargılamanın yapılması gerektiğini söyledi. Devletin otoriter ve güvenlikçi politikalardan vazgeçilmesi çağrısında bulunan Zeytun “Otoriter ve güvenlikçi politikalardan, sınır ötesi harekatlardan ziyade barışçıl politikalar, diyalog ve müzakereyle sorunlar çözülür” dedi.
Ardından da İHD Diyarbakır Şube Yönetim Kurulu ve Kayıp Komisyonu Üyesi Derya Yıldırım, 2 Temmuz 1994 tarihinde Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde kaybedilen Doktor Recai Aydın’ın hikayesini paylaştı. Yıldırım, şunları belirtti: " Recai Aydın, Diyarbakır'ın Çınar ilçesi sağlık ocağında Hekim olarak çalışıyordu. 2 Temmuz 1994’te Diyarbakır'daki evinden iş yerine gitmek için kendi arabasıyla yola çıkar. Daha sonra aynı gün Recai Aydın’ın arabası iş güzergâhı olmayan Silvan yolunda, kapıları açık halde bulunur. Ailesi Diyarbakır cumhuriyet başsavcılığına ve diğer tüm resmi kurumlara başvuruda bulunarak, Recai Aydın’ın akıbeti hakkında bilgi almaya çalışır. Ancak tüm girişimler sonuçsuz kalır ve bu tarihten itibaren hiçbir şekilde Recai Aydın’dan bir daha haber alınamaz.”
JİTEM tarafından infaz edildiği itiraf edildi
“17 Ağustos 1994 tarihinde Uluslararası Af Örgütü’nün çağrısıyla dünyanın pek çok yerinde dönemin Başbakanı Tansu Çiller’e ve Adalet Bakanı Mehmet Moğoltay’a “Dr Recai Aydın’a ne oldu” sorusunu soran mektuplar gönderildi. Ancak tüm çabalar sonuçsuz kalır. 2005 yılında JİTEM tetikçisi Abdulkadir Aygan’ın Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazılı olarak ilettiği ifadesinde, “Recai Aydın'ın JİTEM tarafından infaz edilen kişiler arasında olduğu” itirafında bulunur. 27 yıldır akıbeti ortaya çıkarılmayan Recai Aydın için adalet istiyoruz. Bizler insan hakları savunucuları ve kayıp yakınları olarak; kayıplarımızın akıbetinin ortaya çıkarılması ve faillerinin bulunup yargılanması talebiyle 31 Ocak 2009 tarihinden bu yana her hafta ve kesintisiz bir şekilde sürdürmüş olduğumuz adalet talebimizden vazgeçmeyeceğiz."
Yapılan konuşmaların ardından, kayıp Recai Aydın ve tüm kaybedilenler için oturma eylemi gerçekleştirildi.