Basına ve Kamuoyuna
Türkiye, Kürt meselesi gibi temel sorunlarını, diyalog ve müzakereye dayalı çatışma çözüm yöntemlerini kullanarak çözememiş bir ülkedir. Bu nedenle silahlı çatışmalar yaşadığımız coğrafyanı her alanına sirayet etmiştir. Çatışma ve savaş ortamı ile birlikte genel baskı ortamında şiddetin öne çıkması kaçınılmaz olmuştur. Böylelikle toplumsal gösteri ve yürüyüşlere kolluk görevlilerinin şiddetle müdahalesi ile beraber işkence ve kötü muamele artarak devam etmektedir. Bu çatışmalı süreçte mahpuslar üzerindeki baskı politikaları artmış, hapishaneler mutlak tecrit alanlarına dönüştürülmüştür. Yine bu süreçte kolluk güçlerine ait zırhlı araçların neden olduğu kazalar dolayısıyla her geçen gün sivil can kayıpları artmaktadır. Hukuksuz yargı kararları da bu ihlallerin failleri korunmuş, ihlal politikaları da bu cezasızlık yöntemi ile yaygınlaşmaya devam etmiştir.
Son dönemlerde artan çatışmalar sebebiyle Lice’den Cizre ve Hizan’a kadar yaşanmakta olan orman yakmaları, doğal yaşam alanlarına büyük zarar vermektedir. Son otuz yılı aşkın süredir neredeyse her yaz, bölgede benzer orman yakmalarına tanık olunmuş; tüm doğa, canlılar ve ekosistem ciddi bir tehditle karşı karşıya kalmıştır.
Kamu görevlilerinin de fail olduğu, şiddet meselesiyle bağlantılı suçlara ilişkin son yıllarda yapılan infaz değişiklikleri ile birlikte bu suçların faillerinin cezasız bırakılmasının önü açılmıştır.
İnsan Hakları Derneği (İHD) olarak yayımladığımız, bölge illerini de kapsayan ihlal raporlarımız incelendiğinde şiddet ve çatışma politikalarının etkileri daha somut bir biçimde göze çarpmaktadır.
İnsan hakları savunucuları olarak; barıştan yanayız, daima barış hakkını savunuyoruz. Barış talebinin, medeni ve siyasi haklarla (yaşam hakkı, işkence yasağı, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, adil yargılanma hakkı, din ve vicdan özgürlüğü, ifade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü vb.) olduğu kadar; ekonomik, sosyal ve kültürel haklar (çalışma hakkı, konut hakkı, sağlık hakkı, eğitim hakkı, dil hakları) ile de ilişkisi bulunmaktadır. İnsanlar arasındaki her türden eşitsizlikler, hakların ve özgürlüklerin tanınmayışı, savaşların ve çatışmaların temel sebebidir. O nedenle, barışın haklara ve özgürlüklere dayalı olarak sağlanabileceği düşüncesindeyiz.
İHD Diyarbakır Şubesi olarak; insani bir yaşam, şiddetsiz bir toplum ve doğa için barış hakkını savunuyoruz!
İHD Diyarbakır Şubesi