Cumhuriyet Yeni Yüzyılda Barışı Sağlamalı

03.11.2023

Basına ve Kamuoyuna

Şubemiz tarafından her ay düzenlenen Barış Nöbeti eylemi geçen ay birinci yılını doldurdu. Bu süre zarfında düzenlenen nöbet eylemlerinde çatışmalı süreç dolayısıyla yaşanan yaşam hakkı ihlalleri, hapishanelerde yaşanan ağır ihlaller, kadın meselesi, anadilde eğitim meselesi ile Kürtçenin resmi dil olması talebi, düşünce ve ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü gibi birçok temel gündem maddesi işlenmiştir. Eylemler, her alandan barış savunucusu kurumların temsilcilerinin katılımı ile sürdürülmüş, bu vesileyle barış talebinin daha güçlü biçimde dillendirilmesi amaçlanmıştır. Eylemlerin barış savunucusu kurumlar arasındaki mücadele bağlarını canlı tutması ile bu bağları güçlendirmesi, yeni yol ve yöntemlerin tartışılmasına zemin sağlaması ve yer yer yeni fikirlerin tartışıldığı bir foruma dönüşmesi; motivasyonumuzu ve mücadele direncimizi artırmış, bizlere güç katmıştır.

Barış nöbetlerimizde dile getirdiğimiz talepler, ülkede ve bölgede acil çözüm bekleyen meseleler, demokrasi ve insan hakları konusunda ülkenin içinde bulunduğu vahim tablo; hak ve barış savunucularının yükünün gittikçe ağırlaştığını gözler önüne sermektedir. Yüz yıl önce inşa edilen Cumhuriyet’in ortaya çıkardığı, çözümsüz bıraktığı ve dahi derinleştirdiği sorunlar; ülkenin yeni yüzyıla da karamsar girmesine neden olmakta, topluma umutsuzluk dolu bir gelecek vaat etmektedir. Cumhuriyet’in geride kalan dönemine ait tablo; bölgede yaşamın her alanında hak ihlallerinin yaşandığı, faili meçhul cinayetler ile gözaltında zorla kaybedilmelerin sıradanlaştığı, yoğun çatışmalı süreçlerde on binlerce insanın yaşamını yitirdiği, işkence ve kötü muamele yasağının sürekli ihlal edildiği ve cezasızlık sistemiyle faillerin aklandığı bir “ihlaller yüzyılı” olarak karşımızda durmaktadır. Geçen yüzyıl,  Zilan Deresi Katliamı, Pêçar Tenkil Harekâtı, Dersim Katliamı gibi Kürtlerin toplumsal hafızasından asla silinmeyecek büyük katliamların yaşandığı bir dönem olmuştur. Değişen siyasi iktidarların hiçbiri döneminde bu katliamlarla yüzleşememiş, devlet tarafından yüzleşme ve özür yönünde en küçük bir adım dahi atılmamıştır. Yine geride kalan yüzyılın tüm askeri darbe veya darbe girişimlerinin akabinde Kürtlere yönelik ağır hak ihlalleri yaşanmış; Kürtler sürgün, işkence ve ağır hapis cezalarıyla karşı karşıya kalmışlardır. 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan darbe girişiminin ardından yine bu alışılagelen ağır hak ihlallerinin en büyük etkileneni Kürtler olmuş, kamu kurumlarında çalışan binlerce Kürt yurttaş Kanun Hükmünde Kararnamelerle işinden edilmiştir. Bu yüzyıl boyunca Kürt siyasetçi ve aydınları üzerindeki baskı da sürekli artmış; faili meçhul cinayetler, gözaltında zorla kaybettirmeler, hapishane ve sürgünler Kürt siyasetçi ve aydınlarına yönelen tehditlerden olmuştur. Cumhuriyet’in inşasından hemen sonra Şeyh Said ve arkadaşlarının idam edilmeleri, ardından Seyid Rıza’nın idamı ve bu Kürt şahsiyetlerin mezar yerlerinin kaybedilmesi; yeni devletin Kürtlere vaadinin,  kuruluş öncesiyle pek de örtüşmediğini ortaya koymaktaydı.

20. yüzyılın ikinci yarısında; Kürt aydınların yargılandığı 49’lar Davası, 1961 Askeri Darbesi’nde Kürt kanaat ve dini önderlerin Sivas’ta, 1980 Askeri Darbesi’nde Kürt aydın ve siyasetçilerin Diyarbakır Hapishanesi’nde ağır işkencelere maruz kalması, 1990’lı yıllar ile süre gelen parti kapatma, gözaltında zorla kaybetme, faili meçhul cinayetler, kayyım politikası, ülkede hala resmi ideolojinin esas belirleyici güç olduğunu göstermektedir.

Geride bırakılan yüzyılın Kürtlere bıraktığı; katliamlar, hapishaneler ve sürgünler olmuştur. Bu katliam ve ağır hak ihlalleriyle yüzleşme ve hesaplaşma konusunda henüz bir irade beyanı ortaya konabilmiş değildir. Bunun yanı sıra anadilde eğitim gibi temel bir hakkın önündeki engeller hala kaldırılmamış, Kürtçe dilinin kamusal bir dil olması hala sağlanamamış, Kürtlerin sivil ve demokratik siyaset yapmalarının önü hala açılabilmiş değildir. Bu ihlallerin ortadan kaldırılmasına dönük tüm talepler zor, şiddet ve baskı ile bastırılmaya çalışılmış, bu durum yeni ihlallerin ve ihlal türlerinin ortaya çıkmasına sebep olmuştur.

Yeni yüzyıla girilirken ülkenin acil çözüm bekleyen temel gündem maddesinin Kürt meselesi olduğu tüm kamuoyunun ve siyasi iktidarın malumudur. Yeni yüzyılın; aynı döngünün kendini tekrarladığı, çözüm bekleyen sorunların daha da derinleştiği bir yüzyıl olmaması için bütün muhatapların sorunlara çözüm odaklı yaklaşmaları, sorumluluk bilinciyle hareket etmeleri ve kangrenleşmiş bu meselenin demokratik ve barışçıl yöntemlerle, evrensel hukuk ilkeleri çerçevesinde çözülebilmesi için samimi bir çaba içerisinde olmaları artık bir zorunluluktur.

İHD Diyarbakır Şubesi