Kolluk görevlilerinin yurttaşlara yönelik fiziki ve psikolojik baskısı sonlandırılmalı
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, kolluk görevlilerinin fiziksel ve psikolojik baskısına maruz kalan başvurucusu Erhan Gümüş ile birlikte açıklama yaptı. Vedat Aydın Konferans Salonu’nda yapılan açıklamaya İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, İHD Diyarbakır Şubesi Başkanı Ercan Yılmaz, başvurucu Erhan Gümüş, Gümüş’ün Avukatı Bahar Fırat, KESK'e bağlı ESM MYK Üyesi Sefer Tuğrul ve birçok ESM üyesi katıldı.
Açıklamada konuşan İHD Diyarbakır Şubesi Ercan Yılmaz şunları söyledi: “Türkiye’de 2015 yılında başlayan çatışma süreçten sonra toplum üzerinde çeşitli baskı metotları geliştirildi. Bunlardan biri de kolluğun yurttaşlara yönelik fiziksel ve psikolojik baskısı ile zorla muhbirleştirme iddialarıdır. Derneğimize 2019 yılından bu yana bu konuda 81 başvuru yapıldı. Başvurucular genel olarak sivil toplum temsilcileri, öğrenciler, mahpus yakınları ve sendikal faaliyette bulunan yurttaşlardan oluşmaktadır. Başvurucuların kolluğun bu hukuka aykırı ve anayasada tanımlı birçok hakkı ihlal eden uygulamalarına maruz kaldığını biliyoruz. Bu konuya ilişkin 2021 yılında genel merkezimizle birlikte bir rapor da hazırladık. Bu raporda tespit ettiğimiz problemler üzerine geniş değerlendirmelerimiz olmuştu. Derneğimize gelen 81 başvurunun büyük çoğunluğu ile ilgili Diyarbakır Valiliği, Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğüne, İçişleri Bakanlığına ve TBMM İnsan Hakları Komisyonuna birçok kez yazışma yaptık. Sistematik bir hal alan bu durumun araştırılmasını talep ettik. Kolluğun bu problemli davranışının son örneği KESK’e bağlı ESM’nin Diyabakır Şubesi Sekreteri Erhan Gümüş’e yönelik oldu. Erhan Gümüş sendikal faaliyet yürüten bir yurttaş. 2023 yılı Ağustos ayından bu yana kolluğun sistematik bir şekilde zorla muhbirleştirme baskısına maruz kalıyor. Bize yapılan bu başvuruyla ilgili de Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığı ve TBMM İnsan Hakları Komisyonuna olayı anlatan başvuruları yaptık.
Buradan Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü ve İçişleri Bakanlığına çağrıda bulunuyoruz: Kamu görevlisi sıfatıyla bu suçu işlediklerini beyan ediyorlar. Çünkü gerçekleştirdikleri eylemler, TCK’da belirtilen kişiyi özgürlüğünden yoksun bırakma, tehdit, hakaret hatta işkence suçunun unsurlarını oluşturmakta. Aynı zamanda anayasal güvence altında olan kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı ihlal edilmekte. Bu uygulamalara göz yumulmaması gerekiyor. Kolluğun bu kadar rahat Diyarbakır’ın ortasında sendikal faaliyet yürütenlere veya üniversite öğrencilerine karşı kişinin huzur ve sükûnunu bozmaması gerekiyor. Sistematik bir hal aldığı için elimizdeki verilerle birlikte başta BM İşkenceyi Önleme Komitesi olmak üzere uluslararası mekanizmalara da başvuracağız. İçişleri Bakanlığı bu konuyla ilgili açıklama yapmak zorundadır. Söz edilen kişi veya kişilere karşı şantajda bulunan şahısların kamu görevliliği ile ilişkisinin olup olmadığı açıklanmalıdır. Bu kişiler kamu görevlileri ise haklarında idari ve cezai soruşturmalar başlatılmalı ve aktif görevlerinden el çektirilmelidir. ”
Ardından konuşan İHD Genel Başkanı Eren Keskin de “İnsan Hakları Derneği olarak bu tür başvuruları 90’lı yıllarda çok fazla alıyorduk. Devletin kullandığı yasadışı bir yöntem. Bu nedenle sonuna kadar arkadaşımızın yanındayız. Gerekli başvurular yapıldı. En ufak bir yanlışlıkta devlet birimleri sorumludur. Bu yöntemden vazgeçin ”dedi.
Açıklamada söz alan başvurucu Erhan Gümüş yaşadıklarını anlattı. Gümüş’ün avukatı Bahar Fırat ise, “Müvekkilimle olayın yaşandığı yerde delil ararken, yaklaşık bir 10 dakika sonra müvekkilin şahsi telefonuna bir mesaj atıldı. Bu şekilde müvekkilimin takip edildiğini anladık. Dönüş esnasında ise suç duyurumuzda da yer alan plakalı araç tarafından uzun süre takip edildik. Hem kendim hem de müvekkilim fiziksel bir şekilde hem takiplerine hem de tacizlerine maruz bırakıldık. Olayla ilgili kendi delillerimizi toplamak adına çalışmalarımız zaten devam ediyor. Şu aşama da müvekkilimin hayati tehlikesi de mevcuttur. Hem kendisi hem ailesi hem de ben takip edilmekteyim. Bizde konunun takipçisi olacağız elimizden geleni yapacağız” diye ekledi.
Son olarak söz alan KESK'e bağlı ESM MYK Üyesi Sefer Tuğrul, “KESK, emek ve demokrasi mücadelesi vermektedir. Dönemsel olarak yoğun saldırılara maruz kaldık. Bizler hiçbir zaman mücadelemizden milim geri adım atmadık. Bugün Amed Şube yönetim kurulu üyesi arkadaşımıza yönelik yapılan bu kirli şantaj ve tehdidi asla kabul etmiyoruz. Suç duyusunda bulunduk. Arkadaşımızla dayanışma içindeyiz. Bu şantaj ve tehditte bulunanlara buradan sesleniyoruz. Bizler sizin bu tehdit ve şantajlarınıza pabuç bırakacak insanlar değiliz. Açsınlar KESK’in mücadele tarihine baksınlar. Arkadaşımızı asla yalnız bırakmayacağız.”
İHD Diyarbakır Şubesi